Ankara'ya bahar geldi. Birkaç gündür hava yağmurlu olsa da bahar kendini hissettiriyor. Bugün sabah hava kapalı olmasına rağmen şu an masmavi gökyüzü ve bembeyaz pamuk bulutlar arasında güneş kendini yavaş yavaş göstermeye başladı. O göründükçe yüz kaslarımda bir gevşeme oluyor, yüzüme tatlı bir gülümseme yayılıyor. Havada acayip birşeyler var. Doğanın yeniden uyanışı insana mutluluk veriyor. Ağaçların tomurcukları, çam kozalaklarının çıtırtısı, yeşillenen çimenler yaşamanın ve yenilenmenin ne denli mucizevi olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bana.
Kışın saklandığımız sıcacık evimizden çıkıp doğayla içiçe olmanın vakti geldi. Mümkün olduğunca bu günlerin tadını çıkarmak, baharı güzel yaşamak gerek. Havada acayip birşeyler var hakikaten. İnsanın aklını başından alan birşeyler...
Bahar, ilkbahar... İlkokul anılarımdan kalan; mevsimler panosunda yeşil renkli olan mevsim, sene sonu gösterisinde yeşil giysili abla ve "En sevdiğin mevsim hangisi?" sorusunun cevabı. Sonraki yıllarda hep düşündüm, "En sevdiğim mevsim gerçekten ilkbahar mı?" diye... Yaz tatillerinin rahatlığında, sonbaharın hüzünlü ve hafiften içimi titreten serinliğinde, kış günlerinin kanımı donduran soğuğunda. Ama her bahar geldiğinde, doğru cevabın hiç değişmediğini her defasında yeniden anladım. En çok baharı seviyorum ben, ilkbaharı.
8 Nisan 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)