3 Temmuz 2013 Çarşamba

Önemi Olmayan Küçük Yanlış Anlamalar

Yazlıkta kendime okuyacak bir kitap arıyordum. Kuzenlerimin bıraktığı kitapların arasından ilgimi çeken birkaç tane kitap oldu. İçlerinden Antonio Tabucchi’nin “Önemi Olmayan Küçük Yanlış Anlamalar” adlı kitabını okumaya karar verdim. Öncelikle adı beni kendine çekti. Arka sayfasını okuduğumda Avrupa Edebiyatı’nın usta kalemlerinden biriyle karşı karşıya olduğumu öğrendim. Üstelik bir öykü kitabıydı ve tatil süresince ara vererek parça parça rahatlıkla okuyabilirdim. Okurken bazı cümleler dikkatimi çekti, not aldım. Not almak isteyip de alamadıklarım oldu. Onları kitapta bırakmanın en doğrusu olduğunu düşündüm. Günün birinde yeniden bu kitapla karşılaşırsam beni karşılasınlar diye…
 
 
Önemi Olmayan Küçük Yanlış Anlamalar
Antonio Tabucchi
Can Yayınları
 
 
Alıntılar:

“Sonuçta, yapacak bir şey bulurdu elbet. İnsan kendine bir uğraş bulursa, o kadar da yalnız kalmaz. Ama öylesine zaman alıcı bir uğraş olmalı ki, tatmin edici olmasının yanı sıra, biraz da para getirmeli.”
 
“Elbette yapabilirsiniz, dedi, istemek yeter.”
 
“Bütün bir yaşam boyu gördüğümüz ve içimizde en ufak bir duygu uyandırmayan insanlara yaptığımız gibi gülümsedi ona. O da gülümseyip yoluna devam etti.”
 
“Zayıf bir umut, belki de bir yanılsamaydı ve bunu bir uçak yolculuğunun kısa sürecinde yakmak istemiyordum: keyfimce oyalanmayı ve tadına varmayı yeğliyordum, büyük önem taşıyan ve gerçekleşme olasılığının az olduğunu bildiğimiz umutlarla da böyle yapmayı severiz.”
 
 
 
Kitapta bahsi geçen ve adını, yazarını not aldığım kitaplar:

Jack London, “Vahşetin Çağrısı”
Antonio Tabucchi, “Hint Gece Müziği”
Thomas Mann, “Tonio Kröger”, “Venedik’te Ölüm”

15 Haziran 2013 Cumartesi

Ot Dergisi'nden alıntılara devam...

"Kadınlar rahat ettiğinde, erkekler daha rahat edecek. Bir kadının, erkeğinden başka ilk sıraya koyacağı hiçbir şey yok ki."

Yıldız Tilbe
Ot Dergisi, sayı 4, Haziran 2013
Emrah Serbes ve met üst'ün yıldız Tilbe ile söyleşisinden




* Bence bir kadına verilebilecek en anlamlı hediye; onu dinlemektedir.

Ahmet Mümtaz Taylan
Ot Dergisi, sayı 4, Haziran 2013
Sıcak Temas-Nurhak Kaya



OtLaRkEn
...
* Yan yana üç nokta da olur, iki nokta üst üste de olur, o senin imla neşene kalmış müdür!
...
* Sen bildiğin gibi yap da, ben nasıl olsa tekrar bozucam o sayfaları!
...

1 Haziran 2013 Cumartesi

Ot Dergisi'nden...

...

Kafka okuyorum birkaç gündür.
Ne tür kitap okumalıyız sorusuna cevabı:
Yaralayan, darbe vuran kitap okumalıyız.
Okuduğun kitap yumruk gibi inmiyorsa kafana,
neden okuyorsun ki? Felaketler gibi, canınızdan
çok sevdiğinizin ölümü, sevdiklerinizden
koparılmanın sürgünü gibi olmalı kitap... Kitap,
içimizdeki buzulları parçalayacak balta olmalı.

...

Gündüz Vassaf
Kafka Nerede Duruyor?
Ot, Sayı 4, Haziran 2013

12 Nisan 2013 Cuma

Sevincim Eksilmesin Yeter Ki'den Alıntılar - 1

Sevincim Eksilmesin Yeter Ki
Jean Giono
Çeviren : Orçun Türkay
Yapı Kredi Yayınları
1. Baskı: İstanbul, Ekim 2012
 
   "Yalnızca ufak çareler sundum."
   "Ama tüm varlığımı harekete geçirdiler" dedi Jourdan.
   "Büyük çareler" dedi Bobi, "daha çok zorlar insanı."
   "İyileşmek istiyorsa kendine söz geçirebilmeli" dedi Jourdan. "Üstelik artık sorumlu sayılırsın. Bizi rahatlatacak şeyi gösterdin bile. Ama biz havuç çiçeklerinin, altın gibi parlayan işaretlerin ortasında, işin içinden nasıl çıkacağımızı bilmiyoruz. An oluyor yalnızca yaşlı yıldızları gördüğümüzü sanıyoruz, an oluyor başka başka acunlar düşlüyoruz, oysa kapının çevresinden gelen ışıkmış gördüğümüz."
   "Her şey iyileştirilebilir, ama neyi seçeceğimizi bilmiyoruz. Bir bilen on arayana yeğdir."
   Yaklaşan ev taze ekmek kokuyordu.
sayfa:54
 
 
 
   Marthe:
   "İkisi nereye gitti acaba?" diye düşünüyordu.
   Aslında yalnız olmaktan mutluydu. Ucunun nereye varacağı belli olmayan bir gücün işlediğini duyuyordu içinde; kadının gücüydü bu, o anlarda erkeklerin kadının yanında olmasına gerek yoktur.
 
sayfa: 65
 
 
 
"Ah benim kocacığım" dedi Marthe alçak sesle.
sayfa: 65
 

 
Gün gelir, her şeye karşın, erkeğin uzaklaştığı hissedilir. Ah! Adam uzaklara gitmez. Aslında uzaklaşmak değil de bizden ayrılmaktır yaptığı. Sanki bizde, kendisini uzun zaman mutlu etmiş, ama artık etmeyen bir şeyi arar durur. Ona bakmışızdır, birbirimize nazik davranmışızdır, gecelerin yalnızlığını gidermişizdir, bir zaman genç bir kızken, her gencin yaptığı gibi. Sonra, an gelir, adamın yaşamındaki en önemli şey arayışa dönüşür.
sayfa : 22-23
 


26 Mart 2013 Salı

aklımdaki yılan'dan - 3

Özdem'den:
"Her zaman bana yaşama sevinci, sevgi, cesaret ve mücadele gücü veren sevgili anneme...
Nur içinde at anneciğim. Ruhun şadolsun. Bana her daim güç vermeye devam ediyorsun."

...
...
...
Bir süre karşılıklı sustuk. Neden sonra yazım düştü aklıma. Afili bir giriş yapmaya karar verdim. Asi ve ergen bir dille anneme seslenecek, tüm kadınların sesi olacak ve şöyle yazacaktım:

"Mirasını istemiyorum anne!
Benim sadece biraz güce ve hayata karışabilmeye ihtiyacım var!
Peri masalları anlatma bana!
Hele şu külkedisi ve tek bezelye tanesinden kaynanasının gözüne giren çıtkırıldım prensesleri sakın anlatma!
Güçlü kuvvetli, bir vuruşta yedi can alan kadınları anlat!
Tek bir hakaret işittiği için kapıları çarpıp giden ve gece sokaklarda uyuyan cesur kadınları anlat!
...
...
...
Kendi gücüme inanmama yardım et!
Cesaret aşıla!
Hanımefendi olmamı tembihleme sakın! ...
Bana ağırbaşlı ol deme! Bir kedi gibi oyuncu ol, deyiver mesela!
Dişiliğimi, diğerleri gibi yalnızca doğurganlığımı öne çıkararak övme!
Neşemi hafifmeşrep oluşuma değil, hayra yor!
Otlar ve ağaçlar gibi ısıya ve ışığa ihtiyacım var anne! Güneşim ol! Önümü aydınlatıp herşeyi görmemi sağla!
Erkeklere nasıl davranmam gerektiğini hiç anlatma bana! Babamı görmem yeter bunun için!
Hayat yolunda mutsuz olursam eğer, kovuğuna sığınacağım ağaçlardan bahset bana, kanadına asılacağım kuşlardan, rüzgarlardan!
Şiir oku bana!
Gitmediğin ama gitmeyi çok istediğin ülkelerden bahset!
Kadınların yalnız kendi hayatlarını yaşadıkları ülkeleri anlat, yoksa da, sen icat et!
Adaletsizliğin ve eşitsizliğin karşısında durma ve savaşma gücü aşıla bana!
Kadınlık koşusunda diğer kadınları rakibim olarak görmemem gerektiğini tembihle ve 'Onlar senin kader arkadaşın, nerede düşmüş bir kadın görürsen, koş, tutup elinden kaldır' de bana n'olur!"
...
...
...
Hatice Meryem
"aklımdaki yılan"
"miras" adlı öyküden

aklımdaki yılan'dan - 2

"Öyle bir yazı yazmalıydım ki akıllara mıhlanmalıydı. Hemen yatağıma uzandım, gözümü tavana diktim ve başladım düşünmeye. Ne de olsa düşünmek bir yazarın ilk adımıydı."

Hatice Meryem
"aklımdaki yılan"
"miras" adlı öyküden

   

24 Mart 2013 Pazar

aklımdaki yılan'dan

       Çocukken içim içime sığmazdı benim de. Uçurtma peşinde koşardım boş arsalarda. Yürümezdim hiç; hep koşardım. Ayağım takılıp düşecek gibi olsam da durmaz, düşmeyi göze alırdım. Yeryüzü ayaklarımın altından sabun gibi kayardı.Yetişkin biri olduktan sonraysa ben de herkes gibi neşemi kaybetmiştim.
       Birden üzüldüm neşemi kaybettiğime! Merak da ettim, uçurtma peşinden koşarken içime sığmayıp taşan o sevincin nereye kaybolup gittiğini. Unutmuş olabilir miydim bir yerde? Mümkün müydü bu? Yani insan çanta ya da cüzdan unutur gibi unutur muydu sevincini?
 
Hatice Meryem
       "aklımdaki yılan"

15 Şubat 2013 Cuma

İlk ekşi mayalı ekmek maceram...

Doğal Besin Bilinçli Beslenme (DBB) Paylaşımlar Forumu'na yazdığım ilk ekşi mayalı ekmek deneyimimi burada da paylaşmak istedim. İşte ekmek maceram:

İlk defa ekşi mayalı ekmek yaptım...

DBB buluşmasında Nihal'den aldığım ekşi mayamı, tam unla doldurduğum cam kavanozun içinde unun içinde saklayarak buzdolabında bekletiyordum. Ekmek yapmaya başlamadan önce Nihal'in gönderdiği linkteki tarifi izledim. Oradan aldığım ilhamla ekşi mayamı yapmaya koyuldum. Tarifteki ölçüleri birebir kullanmadığımı itiraf ediyorum, içimden geldiğince Serdar Bey'in çavdar unu ve Hüseyin Bey'in tam buğday ununu karıştırarak yaptım ekmeğimi. Mayayı beslerken unla birlikte tarifteki gibi pekmez, ılık su kullandım. Yoğururken ise oda sıcaklığında biraz beklettiğim peynir altı suyunu kullandım. Bu peynir altı suyu, Nevin Hanım'ın peynir kursunda kendi elde ettiğimiz peynir altı suyuydu. Ekmeğimi kapaklı yuvarlak cam borcamın içinde kapaklı olarak fırında pişirdim. Bu yöntemi; Defne Koryürek'in NTV’de yayınlanmış olan "Sıcak ve Taze" adlı programının 26 Haziran 2010 tarihli bölümünü


internetten izlediğimde görmüştüm. Hazır mayayla yaptığım bir ekmek denememde, ekmeği kapaklı borcamda pişirmede başarılı olunca ekmeklerimi genelde bu şekilde pişirmeye başladım. İlk ekşi maya ekmeğimi de bu şekilde pişirdim. Başarılı oldum. Maya için Nihal'e ve yol gösteren, ilham veren herkese teşekkür ederim. Yoğurduğum hamurdan bir parça halen dolapta tam unun içinde uyuyor. Yakın bir zamanda uyanıp yeniden beslenecek ve bir sonraki ekmeğimi mayalayacak.

Unutmadan; Tijen İnaltong bir yazısında ekmeği yoğururken şöyle diyordu:

"Aman ekmek yoğururken aklınızın kötü düşünceler tarafından esir alınmasına izin vermeyin. Ekmek kutsaldır. İbadet eder gibi yoğurun ekmeğinizi. Ezmeden, hor görmeden, dikkatlice. Sevdikleriniz için, dünya için aklınıza gelen tüm olumlu düşünceleri katın hamurunuza. Sevginizden de koydunuz mu içine, ekmeğin lezzetli olmaması mümkün mü?"


Bunu okuduğumdan beri hamur yoğururken hep güzel şeyler düşünüyorum. Başta annem ve anneannem olmak üzere çocukken hamur yoğururken izlediğim tüm büyüklerimi bir bir aklımdan geçiriyorum. Sevgiyle anıyorum hepsini. Belki ekşi maya ekmeğimin başarılı olmasının sebeplerinden biri de budur. ;o)

sevgiyle,

özdem